Yarının Türkiyesi

"Düşünüyorum öyleyse varım."  Descartes'ın ikonik bildirisi bir zamanlar insanlığın özünü tanımlamıştı. Ancak yapay zekanın egemen olduğu bir çağda bu temel gerçeğe meydan okunuyor. Bilişsel becerilerimizi makinelerin rahatlığı için takas ediyoruz, Homo Sapiens'ten Homo Appiens'e, yani uygulamalara bağımlı insanlara dönüşüyoruz. Descartes'ın ikonik bildirisi bir zamanlar insanlığın özünü tanımlıyordu Hesap makinelerinden süper bilgisayarlara kadar zihinsel görevlerin yükünü sürekli olarak hafiflettik. Dijital arkadaşlarımız artık oyunlarda, müzik bestelemede ve hatta haber makaleleri yazmada bizden daha iyi performans gösteriyor. Bu yalnızca ilerleme değil; bu entelektüel özerkliğimizin sinsi bir erozyonudur. Yapay zeka verimliliği artırırken aynı zamanda eleştirel düşüncemizi de köreltiyor. Bilginin aktif yaratıcıları olmak yerine pasif bilgi tüketicileri haline gelme riskiyle karşı karşıyayız. Aklımızın her yerde bulunan bir uzantısı olan akıllı ...

Gerçeği çarpıtmak ve dezenformasyon yaymak için yeni fırsatlar, Taş Devri'nden başlayarak insanlık tarihi boyunca gelişti. Yapay zeka bu tür uygulamalar için en son yolu temsil etse de kesinlikle ilk değil.   Aldatma ve yalanlar, on binlerce hatta milyonlarca yıl öncesine dayanan dilin ortaya çıkışından bu yana insan iletişiminin bir parçası olmuştur. Sahtekârlığı tasvir eden Taş Devri mağara resimlerine dair somut bir kanıt olmamasına rağmen, konuşma yeteneği şüphesiz ara sıra aldatmayı kolaylaştırdı. Bu konuda bana güvenin - sonuçta yalan söylediğimi mi düşünüyorsunuz?   Yazının gelişi, gerçekliği manipüle etmek için yeni bir araç getirdi. Mısır mezarlarında bulunan hiyerogliflerin bir firavunun saltanatının doğru bir tarihsel anlatımını mı aktardığı yoksa onların algılanan büyüklüğünün bir kanıtı olarak mı hizmet ettiği yoruma açıktır. Mürekkep, kalem ve kağıtla, genellikle dini güdülerle yönlendirilen daha geniş bir yelpazedeki bireyler, İncil...